Özgüvenin en
popüler karakter yapılarından biri olarak görmemiz için çevremizde fazlaca
sebebimiz var. Bazen kalabalık bir ortamda dut yemiş bülbüle döndüğünüzde ya da
kalp atışınız hızlanıp yüzünüzü ateşler bastığında sizin aksinize yanınızdaki
kişinin dünyayı kurtaran adam gibi davrandığını görürsünüz. Siz araya reklam
arası gibi girip konuştuğunuz da ise çevredekilerin onun bir an önce konuşmaya
başlamasını beklediğini hissedersiniz.
Özgüveni
olan kişinin, size sadece bir konu da değil evde yaptığı Ali Nazik yemeği ile
ilgili de söyleyeceği çok şeyi vardır. Anlattığı şeyler sizi sarmasa da o gayet
güzel yaprak sarması yapabilmektedir.
Özgüvenin
mutlak anlamda bir erdem olarak ifade edilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum.
Çünkü genelde özgüven ve kibir arasında çok ince bir çizgi olduğunu görürsünüz.
Aynı insana bazılarının hayran olması bazılarının ise ciddiye almayıp alaycı
bir gözle bakması genelde bundandır. Hadi bu insanların çocukluklarına gidelim.
Özgüveni
olan bir çocuk yetiştirmenin öneminden veya özgüven sahibi bir insan olmanın iş
hayatında ki faydalarından bahsedenlere şu can alıcı soruyu soruyorum. Peki,
“Ya ortada güvenilecek bir öz yoksa?” ne olacak.
Güvenilmez,
yalan söylemekten çekinmeyen, kibir abidesi, biri iki, beşi on yaparak anlatan
bir abartman olan kişinin bir de yüksek bir özgüvene sahip olduğunu gördüğünüzde
halen özgüvenin bir erdem olduğunu düşünür müsünüz?
Özgüveni
olan bir çocuk yetiştirmenin öneminden çokça bahsedilir. 1960 ve 1990 yılları
arasında özellikle ABD’de yapılan araştırmalarda çocuklarda özgüvenin okul
başarısında ve toplumsal ilişkilerde çok önemli bir etken olduğu öne çıkıyordu.
Konuyla ilgili birçok program başlatılmasına rağmen 1990’lı yıllardan sonra bu
görüşün tam aksine özgüvenin çocuklarda olumsuz yönleri de olduğu ortaya çıktı.
Öyle ki suç işlemeye yatkın olan insanların davranışları araştırıldığında
özgüven eksikliği önemli bir etken olarak düşünülürken aksine bu insanların
özgüveni yüksek insanlar olduğu görüldü.
Bu
verilerden yola çıkarak özellikle çocuk eğitiminde evrensel ahlaki değerlerin
öne çıkarılması ve daha sonra özgüvenin bu temel üzerine oturtulması
gerektiğini söyleyebiliriz. Herkesin ahlaki değerlere bakışı farklıdır
diyebilirsiniz ama dürüst, şefkatli, vefalı ve cömert insanları, hangimiz
çevremizde görmek istemeyiz.
Özgüveni
yüksek bir insan modelinden çok güvenilir bir insan modelinin daha fazla öne
çıkarılmasının birey olarak başarılı, dürüst ve çalışkan, toplum için faydalı
insanların çoğalmasına büyük katkısı olacaktır.
Yazar : Tarık Savaş Öpöz
Kaynak : www.icerikfabrikasi.com